• Millî Kültür

  • Millî Kültür

  • Kültür, milli; medeniyet, milletler arasıdır.

  • "Medeniyet gül alıp gül satmak, gülü gül ile tartmaktır. Ömer Özercan

Copyright 2024 - Custom text here

Ailenin maruz kaldığı büyük tehditler

En büyük meselemiz, ailenin maruz kaldığı büyük tehditler. Geçim zor. Tek maaşla geçinilmiyor. Kadınlar eskisine kıyasla hem daha fazla eğitim gördüğü hem aile bütçesine destek için gitgide artan oranda çalışır oldu. Erkekler çalışan eşlerine gereken desteği vermiyor. Kadın hem psikolojik olarak, hem fizikî olarak aşırı yük altında, aşırı yoruluyor ve yıpranıyor. Erkeklerin desteğinin yetersizliği, anlayışsızlığı bu yıpranmayı artırıyor. Bir süre sonra birlikte yaşamak manasını, kıymetini, sürdürülebilirliğini kaybediyor, ipler kopuyor. Bunlar uzun senelerdir, çok sayıda örneğin yakınen şahidi olunarak ifade edilen üzücü ve vahim hakikatler. Eşine ve çocuklarına gereken ilgiyi göstermesi, destek olması konusunda kendilerini sürekli ikaz ettiğim amcalar maalesef bu idrakten hâlâ uzaklar, hâlâ kendilerini kusursuz, mükemmel zannetmeye devam ediyor, hatalarını istikrarlı ve azimli biçimde sürdürüyorlar. Ailenin çocukluktan itibaren gereği gibi eğitmediği kişiyi ileri yaşlarda değiştirmek, yanlış alışkanlıklardan uzaklaştırmak, yeni ve gerekli alışkanlıkları kazandırmak çok zor. Ana babasından gereken sevgiyi, şefkati, ilgiyi, saygıyı, merhameti görmemiş olanlar kendi çocuklarını ve eşlerini de bunlardan mahrum ediyor.

On dakikada öğrenilebilecek otomobil sürücülüğü için dahi aylar süren teorik ve pratik eğitim, iki ayrı sınav, sağlık raporu vb. gerekiyor. Bazı hatalı davranışlar sürücü ehliyetinin geçici veya sürekli iptaline sebep olabiliyor. Sürücülükten her bakımdan kat kat, mukayese dahi edilemeyecek ölçüde daha zor olan evlilik için belli bir yaşa gelmiş olmak yeterli görülüyor. Evlilik bu kadar kolay olmamalı. Evlenecek kişiler en az 3 ay sürecek bir eğitime tabi tutulmalı, yazılı ve sözlü sınavlardan geçmeli. En az 6 aylık bir söz/nişan süresi olmalı. Kız ve erkek tarafından, evli ve çocuklu ikişer kadın ve ikişer erkek ile görüşülüp bu evliliğin makul, mantıklı, uygun, sürdürülebilir olduğuna dair şahitlik/kefalet alınmalı (resmî nikah esnasındaki göstermelik, şekil şartı olarak uygulanan şahitliğin hiç bir manası yok.)  Evlilik sonrası, hamile kadınlar sadece kadın doğum uzmanlarınca değil, psikologlarca da takip edilmeli, bilgilendirilmeli. Baba adayı erkekler de mutlaka bir kursa tabi tutulmalı. Aile danışmanlığı, aile terapisi, yukarıda bahsi geçen diğer eğitimler (mecbur olanlar dahil) ücretsiz olmalı. Aile hekimliği sistemine aile danışmanlığı eklenmeli.

Çalışan kadınlara, eşi çalışmıyorsa devlet tarafından asgari ücretin yarısı kadar, çocuk başına da 1/4 oranında destek verilmeli. Bu destekler kadın adına açılan bir hesaba yatırılmalı, yarısı kullanılabilir yarısı da bloke olmalı. Bloke olan kısım uzun vadeli güvenli yatırımlarda değerlendirilmeli. Boşanma durumunda veya emekli olduğunda kullanılır olmalı.

Evli ve çocuk sahibi olup eşler çalışmıyorsa, asgari ücretin yarısı, çocuk başına da asgari ücretin 1/4'ü (3 çocukla sınırlı) kadar destek verilmeli. Bu desteğin 2/3'ü kadına, 1/3'ü erkeğe ödenmeli.

TOKİ acilen; çocuklu ve eşlerin çalışmadığı aileler için "başını sokacak", gereksiz her tür konfordan uzak, basit, ucuz meskenler inşa etmeli. Bu meskenlerde en temel ev eşyası demirbaş olarak bulunmalı. Bu meskenler çok düşük bedellerle bu ailelere kiralanmalı. Elektrik-su faturası da düşük tarifeli olmalı. Kiranın bir kısmı para ile, bir kısmı da haftalık belli bir süre kamu hizmeti ile ödenmeli.

Eşi çalışmayan ve çalışmak mecburiyetinde kalan kadınların çocukları için devlet ücretsiz çocuk bakım evleri kurmalı. Buralarda çocukların vakit geçirmeleri ve normal bakımları dışında sağlık ve eğitim konusunda da hizmet verilmeli. Çocuklar evden alınıp eve bırakılmalı.

Yaşlılar bakım evleri ile çocuk bakım evleri birlikte planlanmalı. Yaşlılar çocuklarla vakit geçirebilmeli. Bunun hem yaşlılara hem çocuklara büyük faydası olacaktır.

Kutuplar ve uzayla ilgilenmeyelim demiyorum ama eve ekmek götüremeyen babaların, defteri pabucu olmayan talebelerin, kirayı ödeyemediği için kapıya bırakılanların, torunlarını göremeyen dedelerin olduğu bir ülkede önceliklerimizi gözden geçirmemiz gerekir.

Ömer Özercan

 Nisan 2019

 

 

 

 

 

f t g m